Yaban hayatı fotoğrafçılığı yıldan yıla oldukça popüler olmaya başladı. Ülkemizde hobi ve iş olarak fotoğrafçılığın bu dalıyla uğraşan insanların sayısı bir hayli arttı. Bu hem bu insanlar hem de doğamız için oldukça güzel bir gelişme. Doğada bir yandan gözlem yapıp bir yandan da gördüklerimizi kaydetmek kadar zevkli ve huzurlu başka bir şey yoktur sanırım. Her iş ve hobide olduğu gibi bu fotoğrafçılık dalında da bazı etik değerler, dikkat edilmesi gereken hususlar var. Kısaca bu konudan bahsedeceğim.
1) Görüntülediğimiz Hayvanları Rahatsız Etmemek
İnsan bazen fotoğrafın büyüsüne kapılıp daha güzel kareler çekmek için hırs yapıyor ve hayvana fazla yaklaşıp onu strese sokabiliyor. Daha keskin kareler yakalamak için hayvanlara yaklaşmak gerektiği su götürmez bir gerçek. Peki o zaman nasıl olacak bu iş? Hem hayvana yaklaşıp hem de onu rahatsız etmemenin yolu nedir?
Her hayvan için yaklaşma yöntemi ve o türe özgü çekim metodu değişiyor aslında. Ürkek türlerin fotoğrafını çekerken ben kamuflaj kıyafet, ağ veya çadır kullanıyorum. Çektiğim tür ve bulunduğum habitata göre kuşandığım kamuflajın özellikleri değişiyor. Kuşandığımız kamuflaj haricinde kamuflaja girme yöntemi de bir hayli önemli. Mesela ben 2019'un yaz aylarında Kayseri'de flamingoları fotoğraflamak için Sultan Sazlığı'na gitmiştim. Sazlıkta flamingoların olduğu bölgede henüz hiçbir flamingo yokken yüz üstü uzanıp üzerime kamuflaj ağı örttüm ve tam 1.5 saat hareketsiz yüz üstü yattım. Daha sonra flamingolar benim bulunduğum bölgeye gelmeye başladılar ve birbirinden güzel kareler yakaladım. Hem kuşlara oldukça yakından keskin fotoğraflar çekebiliyordum hem de hayvanları ürkütmüyordum. Mesela direkt olarak kamuflajla onlara doğru yürüsem hem kuşları kaçırır hem de iyi bir fotoğraf karesi yakalayamazdım. Bazı ürkek türlerde bu şekilde, hayvan daha o bölgede değilken kamuflaja girmek lazım, e tabii bunun için de bölgeyi iyi tanımak lazım. Kamuflaja girdikten sonra o hayvanın oraya geleceğini bilmek lazım. Sonrası sabırlı bir bekleyiş gerektiriyor.
Hayvanlara yaklaşmanın bir diğer yöntemi ise arabalar. Birçok kuş araç içinden çekim yapmaya müsaade ediyor, kaçmıyor. Bazı kuşlar araçları insanla bağdaştırmadığı için aslında araçlar da fotoğraf çekimi için güzel bir kamuflaj olabiliyor. Fasülye torbasını tripod olarak kullanıp araç içerisinden de harika pozlar yakalamak mümkün.
2) Çekim Yaptığımız Hayvana Ve Ortama Herhangi Bir Etkide Bulunmamak
Bazı fotoğrafçılar çekim yapmak için yabani hayvanları besleyebiliyor. Bunun doğru olmadığını birçok biyolog dile getiriyor. Yaban hayvanlarına karşı yapılabilecek en iyi şey belki de hiç bir şey yapmamaktır. Onlar zaten kendi yollarını buluyor. Çekim yaptığımız ortamda çöp bırakmamak, orayı kirletmemek zaten en çok dikkat etmemiz gereken hususların başında geliyor. Aslında bunu dile getirmeme bile gerek yok birçok doğa sever bu konuda dikkatli davranıyor, çevreyi temiz tutuyor ama yine de bunu da yazıya eklemek istedim. Ben her fotoğraf çekimine çıktığımda yanıma bir çöp poşeti alıyorum. Bazen arabaya bazense çantama çöpleri topluyorum ve akşam şehre döndüğümde çöplerimi çöp kutusuna atıyorum.
3) Anı Yaşamak ve Eğlenmek
Biliyorum bu madde kulağa biraz garip geliyor ama kendime sık sık hatırlattığım bir hususta budur. Bazen daha kaliteli çekimler yapmak için, bazense kertik için çok fazla çaba sarf ediyor ve bu durumlarda olayın büyüsünü kaçırabiliyoruz. Fotoğraf ve video çekimi işte olsa hobi de olsa elbet bir hırs olacaktır. Daha iyi şeyler başarmayı istemek kadar doğal bir şey yok ama gördüğümüz anları kaydetmeden önce ne gördüğümüzün gerçekten farkına varmamız gerekiyor. Bazen öyle anlara denk geliyorum ki, o an yanımda bulunan fotoğrafçı arkadaşımın olayları sadece vizörden izlemesi, ekranın arkasında kalması beni çok üzüyor. Bütün olaylar önünde olup bitmesine rağmen bir kez makineden kafasını kaldırmayıp gerçek gözleriyle görmemesi çok acı bir şey bence. Bir film izlemiştim, adı "Secret Life of Walter Mitty" idi. O filmde aslında bu duruma örnek olabilecek güzel bir sahne var. Kar leoparını uzun süre arayan Sean O'Connel leoparı bulduktan sonra fotoğraf çekmekle uğraşmak yerine hayvanı izliyor. O anı makinede değil de kendi içinde ölümsüzleştiriyordu. Bu sahne beni çok etkilemişti.
Kısacası dengeyi bulup hem anı yaşamak hem de güzel kareler peşinde koşmak en güzeli.
Muhteşem bir yazı, teşekkürler.